İMAN VE BİLİNÇ

Dusunerek yasayan insanlar, dogal olarak bilincli insanlar olduklarindan elbette icinde yasadiklari toplumun, her yaptigina koru korune uymazlar. Yanlislarla dogrulari, kabiliyetleri oraninda ayirt ederler. Dolayisiyla boyle insanlar, cahiliye toplumunda temiz kalirlar. Bircok dogrular akilla bilinebilir, ama kifayet etmez. Bu yuzden insanoglu, yuce bir rehbere ihtiyac duyar. Dusunerek yasama sureci, ayni zamanda bu insanlarin zihinsel anlamda toplumdan ayrisarak yalnizlasmasini dogurur. Cunku insanlarin cogu, akillarini kullanmadan hevalarina uyarak yasarlar. (Bak. Furkan/44) Bu yuzden, dusunerek yasayanlarla hevalarina uyarak yasayanlarin gundemleri, zevkleri ve acilari farkli olur. Dusunerek yasamak, insani toplumun akintisinda suruklenmekten kurtarir, sahsiyet kazandirir. "Aklini basina almak" ifadesi bunu anlatsa gerek... Elinizdeki eser Kur'an ve sunnet cercevesinde dusunerek yasamaya calisan bir insanin dusunduklerinden ibarettir...